Dün akşam saatlerinde (19.Temmuz.2023) hem iletişim Başkanlığı’ndan hem de Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında 50.7 milyar Dolarlık anlaşma yapıldığı haberi cep telefonlarımıza düştü.
İletişim Başkanlığı açıklamasında;
‘Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında 50,7 milyar dolarlık anlaşma imzalandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyareti kapsamında, Türkiye ile BAE arasında muhtelif alanlarda 13 belgenin imzalanıp kabul edildiği belirtildi.
Bu çerçevede iki tarafın, Türkiye Cumhurbaşkanı ve Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı’nın başkanlık edeceği bir “Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey” kurma konusunda mutabakata vardığı aktarılan açıklamada, söz konusu Ortak Mutabakat’la BAE ile ilişkilerin stratejik ortaklık seviyesine çıkartıldığı kaydedildi.
BAE ile enerji, ulaştırma, altyapı, lojistik, e-ticaret, finans, sağlık, gıda, turizm, emlak, inşaat, savunma sanayisi, yapay zekâ ve ileri teknolojiler gibi alanlarda mevcut iş birliğinin derinleştirilmesinin kararlaştırıldığı bildirilen açıklamada, “Söz konusu alanlarda imzalanan anlaşmaların toplam tutarı 50,7 milyar dolardır.” ifadelerine yer verildi.
Rakam çok ciddi ve önemli. Akşam piyasanın kapalı olduğu saatlerde bile Dolar/TL üzerinde kısa süreli bir olumlu etki yarattı.
Daha önceki bir söyleşi ve yazımda Körfez Ülkelerinin bu kez swap anlaşması yoluyla ya da döviz depo üzerinden Merkez Bankası’na para göndermek yerine uzun vadeli yatırımları, ortaklıkları, satın almaları istediklerini, bunun bizim de işimize gelebileceğini, doğrudan yatırım çekmekte zorlanan Türkiye’nin böyle bir arayış içerisinde olduğunu söyledim ve yazdım.
Aslında Türkiye’nin birinci önceliğinin enflasyonla mücadele olmadığını düşündüğümü, döviz likiditesi sıkıntısının sürdürülebilir olmadığını o nedenle dış kaynağa ihtiyacın had safhada olduğunu da çokça belirttim.
Bu açıdan 50,7 milyar Dolar önemliydi.
Bir diğer husus ise daha önce Suudi Arabistan’la yapılan anlaşmalarda bir rakam telaffuz edilmemişti. Bu kez rakam telaffuz edilmesi iki açıdan önemliydi
Birincisi yapılan gezilerin sonucunda büyük bir kaynak yaratıldığına ilişkin mesajın içeriye verilmesi diğeri ise kaynak ihtiyacı doğunca akla ilk gelen bu ülkelerin bu kez Türkiye’nin geleceğine yatırım yaptığının belirtilmesi ve yeni ekonomi ekibinin ekonomik programına duydukları güven olarak Batılı sermaye sahiplerine referans olması.
Haberi BAE’nin yarı resmi sayılabilecek haber oranı Gulf News üzerinden incelediğimizde biraz daha detaylı bilgi edinme imkânı bulabildik.
Buna göre;
Bu 50,7 Milyar Dolarlık Paket sadece anlaşmalardan ibaret değil. İçerisinde birçok mutabakat metnini de barındırıyor.
İngilizcesi MoU (Memorandum of Understanding) olan Mutabakat metni, iki (ikili) veya bazen daha fazla (çok taraflı) taraf arasındaki bir anlaşma türü. Ortak bir hedefe yönelik olarak tarafların karşılıklı yakınlaşma idaresini gösteren bir belge. Genellikle bir anlaşma öncesinde ya da anlaşma oluşturulamadığı durumlarda tarafların iyi niyetini göstermek amaçlı kullanılıyor. Centilmenlik anlaşmasına göre daha resmi bir nitelik taşır. Tarafların bu metin sonucunda illa bunu sözleşmeye döndürme zorunlulukları bulunmamaktadır.
Detaylara baktığımızda;
İlk önce tarafların (BAE-Türkiye), BAE tarafından Türkiye’nin ulusal enerji geçiş stratejisini artırmak için büyük ölçekli yatırımlar yapma planlarını özetleyen bir ortaklık anlaşması imzaladıklarını görüyoruz. Bu yatırımlar arasında yenilenebilir enerji, yeşil hidrojen ve amonyak, hidroelektrik santralleri, iletim projeleri, pil depolama, nükleer enerji işbirliği ve hidrojen ve karbon yakalama[1] ve depolama dahil olmak üzere gelişmekte olan teknolojiler yer alıyor.
Diğer önemli anlaşma, Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi (ADNOC) ve Türkiye Petrolleri A.O. ile petrokimya projelerini keşfetmek için bir işbirliği anlaşması.
BAE ile Türk Savunma Sanayi Ajansı arasında savunma sanayileri alanında stratejik işbirliği konusunda bir Mutabakat Zaptı da imzalanmış. Mutabakat metni, BAE Uzay Ajansı, Türkiye Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Türk Uzay Ajansı arasında ticari amaçlarla ortak fırlatma aracı yeteneklerinin geliştirilmesine ilişkin bir Mutabakat Metnini de kapsıyor.
Bence en önemli gözüken iki tane önemli anlaşma var. Bunların parasal tutarları https://www.adq.ae/newsroom/adq-strengthens-commitment-to-turkiye-with-earthquake-relief-financing-and-export-credit/ tarafından belirtilmiş.
Bunlardan ilki ihracatı ve ikili ticareti artırmak için ADQ (Abu Dhabi-based Investment and Holding Company) ile Türk Eximbank arasında imzalanan ihracat kredisi finansmanı alanındaki mutabakat metni. BAE ve diğer pazarlara mal ve hizmet ihraç etmeyi planlayan Türk şirketlerine kredi finansmanı çözümleri sunmak için 3 milyar Dolara kadarlık bir tutarı kapsıyor.
Yine Abu Dabi Developmental Holding Company (ADQ) ile Türkiye Hazine ve Maliye Bakanlığı arasında Türkiye’nin depremlerden etkilenen bölgelerinin yeniden inşası amacıyla sukuk anlaşması da yapılmış. Bunun tutarı 8,5 milyar Dolar. Bir nevi deprem yardımı finansmanı tahvili. Burada amaçlanan husus, gelirlerin Şubat 2023’teki depremlerden etkilenen illerde, kapsamlı yeniden yapılanma çabalarının finansmanına katkıda bulunmak için kullanılması ve bu büyük afet nedeniyle evlerini kaybeden depremzedeler için yeni konut geliştirilmesine odaklanılması.
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından yapılan hesaplamada depremin ekonomik maliyetinin yaklaşık 104 milyar Dolar olarak hesaplandığı dikkate alındığında bu tutar önemli bir kaynak olarak değerlendirilebilir.
Bu yılın başlarında, iki ülkenin hükümetleri arasında iki ülke arasındaki ticaretin önümüzdeki beş yıl içinde 40 milyar dolara çıkarmayı amaçlayan bir Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması (CEPA) imzalandığını da hatırlamakta fayda var.
İlgilenenler açısından BAE nin ekonomik yapısına ilişkin UNCTAD (United Nations Conference on Trade and Development – Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı) verilerini bulabilirsiniz.
Bu verilere bakınca benim ilk dikkatimi çeken İçeriye ve Dışarıya Doğrudan Yatırımlar verisi oldu.

BAE hem içeriye ciddi tutarda yatırım çeken hem de dışarıya yatırımda bulunan bir ülke.
Mutabakat Metinlerinin ne kadarının gerçek bir anlaşmaya döneceğini zaman içerisinde göreceğiz. Ama son ilk başta gelebilecek hızlı kaynak tutarının (3 milyar Dolar + 8,5 Milyar Dolar=) 11,5 milyar Dolar gibi gözüküyor.
[1] Karbon Yakalama: Fosil yakıtların yakılması veya diğer kimyasal veya biyolojik işlemler sonucu oluşan karbondioksitin küresel ısınmanın etkilerini azaltmak amacıyla atmosfere etki etmeyecek şekilde tutulması ve depolanması işlemidir (Kaynak: https://languages.oup.com/google-dictionary-en/)

Yorum bırakın