Bu hafta Çarşamba günü (09. Ağustos.2023) Çin’in TÜFE ve ÜFE verisini karşıladık. Hem TÜFE hem de ÜFE Temmuz ayında düşüş gösterdi. Çin’de üretici fiyatları zaten uzun zamandan beri düşüş gösteriyordu. Temmuz ayı düşüşü 10. ay ardı ardına gelen düşüş oldu. Tüketici fiyatları da Şubat 2021’den bu yana ilk kez düşüştü.
Hem TÜFE’nin hem de ÜFE’nin birlikte düşmesi nadir görülen bir durum. Deflasyona delalet olarak okundu.

Beklenti bu durumun geçici olması ancak gelinen yeni süreç Çinli politika yapıcıları şimdiden parasal ve mali destek artışı konusunda baskı altına almış gibi duruyor.
Emlak piyasasındaki çöküşün uzun süreli bir krize evrilmesi, ihracat talebindeki düşüş ve içeride azalan tüketici harcamaları Çin Ekonomisinin toparlanmasının beklenenden uzun sürebileceğini ima ediyor.
Öte yandan Çarşamba günü (09. Ağustos.2023/ ABD Doğu Saati) akşam saatlerinde Biden yönetimi yeni bir kararname yayınlayarak bazı Çinli teknoloji şirketlerine özel sermaye ve risk sermayesi yatırımlarını kısıtladı. Başkan Biden, sektörlerdeki teknolojik ilerlemenin “önemli ulusal güvenlik riskleri” oluşturduğunu, çünkü bilgisayarların sofistike silahlar geliştirmeye ve casus kurumlar tarafından verileri korumak için kullanılan kripto grafik kodları kırmaya yardımcı olacak şekilde ilerleyebileceğini söyledi. ABD’nin amacının Çin Ordusu için yeni teknoloji geliştirme ve adaptasyonunu engelleme olduğu bilinen bir durum. Bu yasaklama emri yarı iletkenler, gelişmiş çipler, kuantum bilişim teknolojileri ve yapay zekayı kapsıyor.
Yeni yatırım kısıtlamalarının gelmesi, iki süper güç arasındaki diplomaside ilerleme girişimini yeniden dondurma riski taşıması açısından da önemli.
Geçtiğimiz Cuma günü (04.08.2023) Çin Devlet Döviz Takas İdaresi’nin açıkladığı verilere göre Doğrudan Yabancı Yatırım tutarı ikinci çeyrekte 1998 yılından bu yana yani son 25 yılın en düşük seviyesine düştü. Nisan- Haziran 2023 rakamları 4,9 milyar Dolarlık bir Doğrudan Yabancı Yatırım olduğunu gösterirken bu tutar geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre % 87 daha az.
Bütün bu etkenler Çin’in yeniden toparlama sürecini uzatabilir. Küresel bir ticaret yavaşlaması zaten beklenen bir durum ama bunun durgunluğa dönüşme ihtimali de hala yüksek düzeyde seyrediyor.
Şimdi herkesin aklında nasıl oluyor da Çin’de deflasyon varken dünyanın geri kalan ülkeleri enflasyon ile karşı karşıya? Deflasyon olması iyi bir şey mi? Deflasyon şirketler ve tüketiciler için ne anlam ifade ediyor? Çin’deki deflasyonun diğer ülkelere etkisi ne olur soruları var.
Hemen söyleyelim Bloomberg’den Jill Elaine Disis, 10.Ağusto.2023 tarihinde ‘Çin’de Deflasyon: Fiyatlar Neden Düşüyor ve Pekin Ne Yapabilir? [1]’ başlıklı makalesinde bu sorulara ve hatta daha fazlasına cevap vermiş. Makalenin orijinalinin linkini aşağıya bırakıyorum.
Burada uzun zamandan beri enflasyonla mücadele konusunda geleneksel, bilindik (Ortodoks) yöntemlerle mücadele edilmesi, bunun da yolunun faiz artışından geçtiği, ekonominin soğuması gerektiği yönünde hâkim bir görüş var. Bu görüşe karşı çıkan bir grup iktisatçı ise arz fazlası yoluyla enflasyonun düşürülebileceğini ve bunun ücret adaletsizliğine sahip alt kesimler açısından daha uygun olduğunu savunuyor. Çin’in deflasyonist sürecinden belki bu bir sentez ortaya çıkabilir.
Jil Elaine Disis aşağıdaki soru başlıkları altında soruların cevaplarını sıralamış. Ben de onun sıralamasına ve yazdıklarına sadık kalarak kendi görüşlerimi de bu başlıklar arasına yerleştirdim.
1. Diğer ülkelerde enflasyon varken Çin neden deflasyonda?
ABD’de ve diğer büyük ekonomilerde enflasyon, Covid-19 salgınından sonra ekonomiler yeniden açıldığında, evde kalınan dönemde sağlanan devlet yardımları beslenen bastırılmış talep açığa çıktı. Açılmayla birlikte talep yükseldi. Özellikle hizmetler sektöründe hala yüksek bir talep ile karşı karşıyayız.
Tüm dünya açılırken kısıtlamalara devam eden Çin’de de Covid-19 kısıtlamaları ortadan kalkınca benzer bir durumun olacağı tahmin edildi. Ancak durum hiç de böyle olmadı.
Tüketici harcamalarındaki artış baskı altında kalırken, emlak sektöründen yaşanan kriz ve bunun beklenenden uzun sürmesi tüketici güvenini olumsuz etkiledi. Güven kaybı Çinli tüketicileri insanları pahalı ürünler satın almaktan alıkoydu. Bu olumsuzluk mobilya ve ev aletleri fiyatlarını da etkiledi.
Küresel emtia maliyetlerindeki zayıflık ve Çin Hükümetinin enerji sektörü üzerindeki uzun süredir devam eden kontrolü göz önüne alındığında, enerji fiyatları da düştü ve düşmeye devam etti. Otomobil üreticileri arasındaki fiyat savaşı yaşandı. Bu unsurlar özellikle üretici fiyatları üzerinde deflasyonist baskıları artırırken, şirketler Pandemi sırasında biriktirdikleri fazla stoku azaltmak için fiyatları düşürmeye başladı. Üretici fiyatlarındaki bu düşüş fiyatlar genel düzeyine çok fazla yansımadı.
Bildiğiniz gibi enflasyon fiyatlar genel düzeyindeki artıştır. Bir ya da birkaç malın fiyatındaki düşüş fiyatlar genel düzeyinde düşüşe sebep olmadığı sürece enflasyon düşük oranlarla da olsa artar. Fiyatlar gene artıyordur ancak artış hızı düşmüş olur.
Ancak fiyatlar genel olarak düşmedi. Seyahat ve restoranlar gibi hizmetlere yapılan harcamalar, Pandemi kısıtlamalarının sona ermesinden bu yana arttı ve bu sektörlerde fiyatlar hala daha yükselmeye devam ediyor.
2. Her şeyin daha ucuz olması tüketiciler için iyi değil mi?
Daha ucuz fiyatlar ilk bakışta tüketiciler için iyi görünse de bu durum tüketicilerin hemen alışverişe başlayacakları, para harcayacakları anlamına gelmiyor. Geniş bir ürün yelpazesinde fiyatlar uzun bir süre boyunca düştüğünde, insanlar fiyatın düşmeye devam edeceğini düşünerek alımlarını ötelerler. Fiyatların daha da düşeceği beklentisi ekonomik aktiviteyi daha da frenler ve işletmelerin fiyatlarını düşürmelerine zorlar. Daha az harcamak işletmeler için daha az kazanmak, daha az yatırım yapmak, faaliyetlerini yavaşlatmak anlamını taşır. Faaliyetleri azalan işletmeler işten çıkarmalara başlar ve sonuçta bu tüketicilere işsizlik olarak geri döner.
3. Çin Hükümeti bu durumda ne yapabilir?
Çin hükümeti parasal genişlemeye devam edebilir. Faiz oranlarını düşürebilir. Bankaların Merkez Bankası nezdinde tutması gereken Zorunlu Karşılık Oranlarını azaltabilir. Daha zayıf bir Yuan’ı teşvik edebilir. Ancak burada ki en önemli kısıttı yüksek borç düzeyi olarak gözüküyor. Şirketlere mali teşvikler verebilir. Bunlar da bütçe açığının artması ve borçlanma ihtiyacının daha fazla ortaya çıkması sonucuna götürür. Kişileri harcama yapmaya teşvik edecek politika setlerini uygulamaya koyabilir. Geçmişte benzer durumlarda Çin güçlü parasal gevşeme ve büyük mali teşviklerle ekonomiyi yeniden canlandırmayı başarabilmişti. Bu başarının sağlanmasında en önemli sektör ‘emlak sektörü’ idi. Ancak emlak sektöründeki çöküş ve canlandırma çabalarının sonuçsuz kalması Çin Hükümetini yeni sektörlere yönlenmek konusunda zorluyor. Şimdi bu alan savunma sanayi olacak gibi duruyor. Ancak başta ABD olmak üzere İngiltere ve Batılı Devletler buna imkân vermemek adına kısıtlamaları önümüzdeki dönemde daha da artırarak Çinli şirketlerin önünü kapama yolunda daha da adımlar atacaklar gibi gözüküyor.
4. Çin’in Deflasyonu diğer ülkeler için ne anlam ifade ediyor?
Çinli üreticilerin fazla arzı tüketmek amaçlı fiyatları düşürmesi, yüksek enflasyondan mustarip ABD ve Avrupalı tüketiciler ve şirketler için daha ucuz mal temini anlamına geliyor. Çin hala dünyanın fabrikası. O nedenle kısa vadede Çin’in Deflasyonu ABD ve Avrupa’nın lehine bir durum ortaya koyuyor. Enflasyonu dizginlemeye çalışan Merkez Bankalarının elini güçlendiren bir durum bu. Ancak özelikle Trump döneminde uygulamaya konulan korumacı önlemler ve Çin ürünlerine getirilen maddi yükümlülüklerin hemen ortadan kaldırılması mümkün gözükmüyor. Çin’in iç pazara hâkim olmasına yönelik endişeler mevcut durumdan faydalanmayı sınırlı tutabilir.
Çin konusunun daha uzun dönem gündemde olacağı kesin. Yeni gelecek verilerle konuşulacak daha çok konu çıkar.
[1] https://www.bloomberg.com/news/articles/2023-08-10/deflation-in-china-why-prices-are-falling-how-beijing-might-fix-it?srnd=premium-asia

Yorum bırakın